top of page

Göynük

  • Irmak Barman
  • 22 May 2019
  • 1 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 23 May 2019


Zafer Kulesi


Beypazarı’ndan sonra ikinci durağımız Göynük. İpekyolu üzerinde tarihin bekçiliğini yapmış, saklı bir cennet adeta.


Önce bölgeye has yöresel yemeklerle tura başlıyoruz. Bunun için hemen girişte yer alan birkaç mekandan biri olan Lalezar’a yerleşiyoruz. Yöresel yemeklerden; bol cevizli erişte, güveçte yaprak sarması, güveç kebabı, mantı, fasulye, kabak tatlısı ve künefeyi seçiyor, hepsinden azda olsa tadıyoruz. Tek kelimeyle nefis…


Karnımız da doyunca zaman kaybetmeden daracık tarihi sokaklarda dolaşmaya başlıyoruz.

Göynük, bir vadinin içinde yamaç boyunca sırayla dizilmiş eski Osmanlı evlerinden oluşan şirin bir yer. Yamacın en üstünde yer alan Zafer Kulesi, bana göre ilk görülmesi gereken yer. Hemen yönümüzü kuleye çeviriyoruz.


Kule, Cumhuriyet’in ilk yıllarında kaymakam Hurşit Bey tarafından 1922 yılında yaptırılmış. Kuleden muhteşem bir Göynük manzarası seyrediyoruz. Zamanın çoğunu burada geçiriyor, manzaranın tadına doyamıyoruz.


Kuleden aşağıya doğru inerken ilçenin yerel ürünler satan dükkanlarına uğruyor, buraya has fasulyesinden birkaç kilo alıyoruz.



Bölge Osmanlı eserlerinin sergilendiği açık hava müzesi gibi. Osmanlı’dan kalan eserlerden biri de Akşemsettin Türbesi. Akşemsettin, Fatih Sultan Mehmet’in hocasıymış. 1459 yılında vefat edince Fatih Sultan Mehmet tarafından 1464 yılında türbesi yaptırılmış. Yöre aynı zamanda “Diyar-ı Akşemsettin” olarak da biliniyor.


Bölgede gezilecek birçok tarihi eser, türbe hamam, cami yer alıyor. Biz hepsini dolaşmadık ama Göynük’ün havasını almak bile yetiyor. Göynük tarihi güzellikleri yanında doğal güzellikleriyle de oldukça güzel bir ilçe.


Eğer vaktiniz varsa ve yolunuz bu taraflara düşerse, Çubuk ve Sünnet Gölü’ne muhakkak gidin. Anadolu’da tarihi ve kültürel anlamda korunmuş bu şirin ilçeyi muhakkak gezin. Biz çok sevdik, eminim siz de çok seveceksiniz.


Comments


bottom of page